Amsterdam Parkları

Amsterdam’ı çok sevmemin en önemli sebebi, parkları! Net 🙂 Aşağıda sıraladığım Amsterdam parkları listesini ise kesin gezin. Pişman olmayacaksınız. 🙂 Şehirde görülecek tek parkın Vondelpark olduğunu sananlar! Size sözüm şunlar şimdi. 🙂 Amsterdam’da her biri birbirinden farklı, nefis manzaralı ve keyif verme dozu bir o kadar yüksek 30 tane park var!

Amsterdam Parkları

1. Vondelpark

Amsterdam’ın en büyük ve en ünlü parkı. Her yıl yaklaşık 8 milyon ziyaretçiyi ağırlıyor düşünün, o derece ünlü. 🙂 Köpekleriyle yürüyen, koşu yapan, bisiklete binen yereller, çimlerde uzanıp güneşin tadını çıkaranlar, kitap okuyanlar, şehrin en ünlü marketi Albert Heijin’den atıştırmalık ve içeceklerini alıp göllerin kenarında piknik yapanlar, yani demem o ki kafa dinlemek ve rahatlamak isteyen herkes burada!

Etrafta bir tane bile çöp yok, çimler bakımlı ve tertemiz. Vondelpark ayrıca bazı özel kuş ve ördek cinslerinin doğal yaşam alanı. Yani düşünsenize, gölün kenarına çöküyorsunuz, bir anda bir ördek topluluğu yanınıza bitiveriyor. Kısacası huzurun dibi. Görmeden dönmeyin.

Nasıl gidilir: Merkezden 1, 2 veya 5 no’lu tramvaya binin, 12 dakika sonra Leidseplein durağında inin. İçinde Hardrock kafe ve büyük bir satranç tahtasının bulunduğu pasajdan geçerek biraz yürüyün, Vondelpark’tasınız.

İpucu 1: Park çok büyük. Birçok girişi var. Benim en sevdiğim bölgesi central park diye isim koyduğum, gölün olmadığı Chilling park bölgesi. Ana girişten epey yürüyeceksiniz ulaşmak için. Çimlere uzanıp, köpeklerine eğitim veren yerelleri izlemeye, zaman zaman yanıma gelip yemeğimi çalan yaramaz köpeklerle iletişim kurmaya bayılıyorum. 🙂 Aşağıda sizler için hazırladığım videolarda hem park anılarımı hem de parkın yerel hayvanları ve sevimli köpekler ile iletişim kurduğum anları derledim. FEBO’dan mis gibi kokan hamburgerinizi yiyecekken yanınıza gelen ve elinizdeki hamburgere sulanan sevimli köpekler ile karşılaşabilirsiniz. 🙂 Bu tarz şeyler başınıza gelebilir, hayvan sevgisinin keyfini çıkarın. 🙂

2. Sarphatipark

Bu park, Amsterdam’ın De Pijp bölgesinde. Bölgede daha çok latin göçmenler yaşıyor. Tramvaydan indiğinizde binalardan ve yerel pazarlardan o bohem havayı direk hissediyorsunuz bölgede. Amsterdam içinde bu farklı atmosferi kesin soluyun. Vondelpark’a göre daha doğal bir park burası. Göl ve farklı ağaç türleri harika manzaralar oluşturuyor. Sarphatipark huzur bulmak için yine birebir!

amsterdam-parklari-cigdem-ceylan

Sarphatipark’ı diğer parklar ile kıyaslarsanız buranın diğer parklar kadar büyük ya da ün salmış olmadığını anlayabilirsiniz, zaten parka girdiğimde sessizliğe çok şaşırmıştım. Ama sanmayın ki güvensiz ve tekin olmayan bir ortam var; asla. Yerlilerin bir nevi geçiş noktası burası. Ufak bir mola verip nefes aldıkları ya da köpekleri ile kısa bir yürüyüşe çıktıkları bir park bu. Turistik asla değil. Bu sebeple çok fazla öneri listesinde bulunmaz, ama ben kesinlikle  size öneriyorum. 🙂 Alın kahvenizi elinize ve bu minik ama sevimli parkta ruhunuzu doğaya bırakın. Size bir önemli bilgi daha; burası şehrin De Pijp bölgesindeki Albert Cuyp pazarına aşırı yakın, tramvaydan indikten sonra ilk olarak bu pazarı gezmenizi tavsiye ederim. Meyve, sebze, baharat, peynir, balık, kıyafet, kozmetik ve yatak örtüsü takımlarına kadar herşey satılıyor tezgahlarda. Fiyatlar da Amsterdam’ın en ucuz fiyatları oluyor genelde. Özellikle cumartesi ve pazar günleri çok kalabalık oluyor burası. Bir şey satın almasanız bile, Amsterdam’da pazar gezmek nasıl birşeymiş tecrübe edin bence. 🙂

Nasıl gidilir: Merkezden 24 no’lu tramvay, 15 dakika sonra Ferdbolstraat durağında ineceksiniz.

3. WesterPark

Şehrin merkezine en yakın park. Daha çok sanatçıların veya yazarların uğrayıp kafasını dinledikleri, yaratıcılıklarını arttırmaya çalıştıkları entel bir park. Ellerinde tuvalleriyle birçok ressama rastlayabilirsiniz burada. Yine çok doğal ve yeşil tabi! Çoğunlukla genç halkı ve avangard atmosferi ile burası çok ilginç bir yer. Hemen yanından geçen Haarlemmerveg caddesi ile arasında bulunan kanal çok huzurlu bir görüntü yaratıyor. Uzun yürüyüşler yapabileceğiniz geniş bir park burası, merkeze de çok yakın olması bir avantaj ayrıca. Bu yaz bu parkı ziyaret ettiğimde meditasyon dersi alan kişileri izleme fırsatım olmuştu. İnanılmaz keyifli idi. 🙂 Park o kadar sessiz ki düşünün ders alırken konsantrasyonunuzu bozacak hiçbir dış etken yok. Sadece duyduğunuz ya bisiklet pedalı ya da köpeğini eğitmeye gelen yerellerin komut cümleleri. 🙂 Buraya bir kalp bırakmak istiyorum şuan. 🙂

amsterdam-parklari-cigdem-ceylan

Westerpark’ın ilginç bir özelliği, 19. yüzyıldan kalma eski Westergasfabriek’in (Gaz fabrikası) burada bulunuyor olması. Fabrika 1990’da terk edildikten sonra  burada günümüzde çok sayıda kültürel faaliyet gerçekleşiyor. Ben pazar günü burada kurulan bir pazara denk gelmiştim. Her ayın ilk pazar günü bu fabrikada özel bir pazar günü pazarı düzenleniyor. Tasarımcılar ürünlerini satıyorlar. Tasarım ve retro kıyafetler, illüstrasyonlar, resimler, takılar, seramikler ve daha neler neler… İlginç bir pazar burası, kesinlikle görün derim. Aynı zamanda Haarlemmerstraat ve Haarlemmerdijk caddeleri de Westerpark’a çok yakın. Bu caddeler 2012 yılında Hollanda’nın en iyi alışveriş caddesi olarak ilan edilmiş ve günümüzde de hala popülerliğini koruyorlar.

Nasıl gidilir: Merkezden 22 no’lu tramvay, 6 dakika sonra Nassaupleint durağında ineceksiniz.

amsterdam-parklari-cigdem-ceylan

4. Oosterpark

Amsterdam’ın en geniş parklarından biri. İçinde birçok anıt ve heykel var. Yine entel kafada ve kendi halinde bir park yani. 🙂 Merkeze biraz uzak kalıyor ama gelmeye gerçekten değer. Kışın bitki örtüsü ayrı bir güzel, yazın ise ayrı. Vondelpark’a göre daha az insan var ve daha doğal bırakılmış bir park burası. Yazın bu parkta açık hava konserleri ve tiyatrolar düzenleniyor. Alın atıştırmalıklarınızı, atlayın gelin. 🙂 Ben burayı hem yaz, hem de kışın en soğuk zamanlarında da ziyaret ettim. İki havada da inanılmaz keyifli idi. Yazın özellikle piknik yapmak için harika bir seçim bence.

Bir anımı da hemen paylaşayım. 🙂 Bu parkta Merlin isimli çok sevimli bir pug yanıma geldi ben oturuken, hava da eksilerde falan. O derece soğuk yani. Ben tam onu severken elimden eldivenimi çalıp uzaklaştı. 🙂 Puglara bayılırım oldum olası. 🙂 Minik ama mutlu köpekler. Yaramazlık yapmaya da bayılırlar. Sahibi zar zor eldivenimi Merlin’in ağzından kurtardı ve eğitimine devam etmek istedi ancak pug kokumu mu sevdi nedir yanımdan bir türlü uzaklaşmak istemedi. 🙂  Sahibi en son tasmasından çekerken Merlin ise gitmemek için ayaklarını salarak kendini yere bıraktı. 🙂 Hakikaten çok sevimli bir sahne idi. Her an bir pug alabilirim kendime. 🙂 Gerçi bir Alman kurdu sahiplenme fikrim hala devam ediyor, bakacağız. 🙂 Amsterdam parklarını bana yaşattığı bu duygular için çok seviyorum.

Bu arada parktan ayrılırken pug’ın ismini düşünerek yüzümde ayrı bir gülümseme oluştu. Çünkü Merlin benim zamanında izlemekten keyif aldığım harika bir dizinin ve aynı zamanda o dizinin baş karakterinin adı. 🙂 Bilenler bilir! Merlin’i sevenlere selamlar! 🙂

In a land of myth, and a time of magic, the destiny of a great kingdom rests on the shoulders of a young boy. His name… Merlin. – The Dragon

Nasıl gidilir: Merkezden 9 no’lu tramvay, 18 dakika sonra Wijttenbachstraat durağında ineceksiniz.

amsterdam-parklari-cigdem-ceylan

5. Rembrandpark

Yemyeşil bir vaha düşünün. Yine kocaman bir park. İçinde Amsterdam’daki en eski evcil hayvanat bahçesi De Uylenburg ve çocuklar için bir eğlence merkezi var. Ama şimdi sanmayın ki bu park vıvık vıcık kalabalık. 🙂 O kadar büyük ki, kendinize bir gölet yanında yemyeşil bir alan seçip, çimlerde bezebilirsiniz. 🙂 Amsterdam’ın en az turistik parklarından biri burası. Bilginize. 🙂

Nasıl gidilir: Merkezden 13 no’lu tramvay, 21 dakika sonra Mercatorplein durağında ineceksiniz.

amsterdam-parklari-cigdem-ceylan

6. Erasmuspark

Vondelpark gibi bu park da güzel bir peyzaja sahip. Bakımlı bir bitki örtüsü var. Parkın bir alanı kestane ve meyve ağaçları ile çevrili. Ben hayran olmuştum buraya! Görüntüsü ile hem modern bir görüntiye sahip, hem de çimlerinde uzanıp size gölet manzarası izletecek kadar da doğal. Güzel, geniş çiçek bahçeleri ve onu kuşatan uzun kanalları ile harika bir atmosfer var bu parkta. Bence güneşte yürüyüşe çıkmak veya rahatlatıcı bir piknik yapmak için harika bir yer burası. Erasmuspark’ın en popüler özelliklerinden biri de dinlenebileceğiniz, bir fincan kahve veya çay molası verebileceğiniz Terrasmus kafenin bu parkta olması. Ben buranın taze meyve sularına bayılıyorum. Ayrıca karnınız aç ise sandviçler ve çorbalar, bunun yanında lezzetli dondurmalar da var. Personel de çok genç ve cana yakın.

Etrafında tek katlı evler bu parkın modern yapısına estetik bir şekilde uyum sağlıyor. Bu parktaki atmosferin çeşitliliği ve parkın dikkatle planlanmış farklı peyzajı çok güzel. Farklı bir modu var buranın! Örneğin, parkın bir alanı güzel kestane ağaçları ile çevrili iken diğer tarafta ise çok çok büyük meyve ağaçları var. Bir yanda dinginlik diğer yanda ise kent gelişiminin modern güzelliği… İkisini bir araya getiren bir yer bulmak gerçekten de zor bir iştir, Erasmuspark, her iki özelliği de kolayca barındırıyor.

Nasıl gidilir: Merkezden 13 no’lu tramvay, 20 dakika sonra Marcapolostraat durağında ineceksiniz.

İpucu 2: Çiğdem bu parkların hepsi farklı yerlerde. Hangisini göreyim zaman yok derseniz Vondelpark derim. Ama yok zamanım var hepsini göreceğim sıra nasıl olmalı derseniz, size hemen rota oluşturayım. 🙂

Başlangıç noktanızın merkez istasyon olduğunu varsayarak;

Amsterdam Centraal > Westerpark > Erasmuspark > Rembrandtpark > Vondeplark > Sarphatipark > Oosterpark > Amsterdam Centraal

Bir gün sürmüştü benim için bu rota. Amsterdam’a sonraki gelişlerinizde bu turu yapmanızı tavsiye ederim.

Yorum yapın