Brugge şehri baştan sona muhteşem bir ambiyansa sahip. Tekne turunuzu da yaptıysanız sıra geldi ortaçağ kokan o meşhur Brugge sokaklarında kaybolmaya. Aslında yürüyerek Brugge turu için nereden başladığınız veya izleyeceğiniz rota çok da önemli değil çünkü hangi yöne giderseniz gidin sizi daracık sokaklar ve muhteşem mimarideki tarihi binalar karşılayacak. Taş köprülerin üzerinden geçerek muhteşem kanal manzaralarını seyretmek de aşırı keyifli çünkü her köşe ayrı bir fotoğraf karesi. Ama insanların fotoğraf çekmek için sıraya girdiği bir yer var ki, orası da Rozenhoedkaai! Özellikle gün batımında muhteşem görünüyor. Muhakkak fotoğraf çekin. 🙂
Birçok gezgin bu şehri ölmeden önce görülmesi gereken yerler listesinde gösterir. Haklılar da. Bazı şehirlerin havası farklıdır, sizi adeta içine çeker. Sokaklarda dolaşırken zaman ve gündelik hayatınıza dair hiçbir şey aklınıza gelmez, sadece bulunduğunuz yere odaklanırsınız. Brugge şehri işte tam böyle bir yer. Şu sokaklara bakar mısınız?… Etrafınızda taş binalar, binaların önünde bisikletler, sadece kiliseden gelen melodik çan sesleri… Sokaklar için adres vermiyorum farkındaysanız, çünkü kendinizi ana kaptırıp sokaklarda kaybolmanızı istiyorum. 🙂
Daracık ve masalsı Brugge sokaklarını gezerken, o meşhur Belçika çikolatacılarına, waffle dükkanlarına muhakkak rastlayacaksınız. Muhteşem kokuları takip edin ve önünüze ilk çıkan dükkanda şeker komasına girin. 🙂 Tatildesiniz, diyet de neymiş! Ama illa bize kafe, restoran ismi ver Çiğdem diyorsanız, detaylı Brugge yeme içme rehberime tıklayın. Benim en sevdiğim şey ise lezzetli kahvemi yudumlayarak Brugge sokaklarında kaybolmak…
Mariastraat caddesi, turistlerin de en fazla rağbet gösterdiği caddelerden biri. Bu caddedeki Gruuthuse Hof isimli restoranı özellikle tavsiye edeceğim. Belçika ve Flemenk mutfağından bir çok yerel lezzeti burada tadabilirsiniz. Ben çok beğenmiştim bu restoranı. Kilise ve tarihi binaları gören bir masaya oturursanız oh oh tadından yenmez o yemeğin. 🙂 İçerisi nezih, servis de çok hızlı. İçeri girmeseniz bile önünde fotoğraf çektirin. 🙂 Ama bunun için bile sıra beklemeniz gerekebilir çünkü bina o kadar şirin ki, sizin önünüzde muhtemelen birkaç Kore’li turist fotoğraf için sıraya girmiş olacaktır. 🙂
Şehirde bisiklet kullanımı Amsterdam’daki kadar yaygın olmasa da, hatırı sayılır sayıda bir kesim ulaşım aracı olarak bisikleti tercih ediyor. O nedenle Amsterdam’da bisiklet kullanımı için söylediklerim Brugge şehrinde de geçerli. Bisikletlilere yaya olarak öncelik verin, sokakları çok iyi bilmiyorsanız sağınıza solunuza dikkat edin, her yerden bisikletliler çıkabilir. 🙂 Bu arada binalar ve duvarlar o kadar masalsı ki, sıradan bir bisikletli fotoğraf karesi bile sanki bir tablo gibi güzel görünüyor. Oysa ki, yerel biri bisikletini kapısının önüne sadece park etmiş. Olay bu. 🙂 Ama şu fotoğraftaki estetiğe bakın. 🙂
Yukarıda size Rozenhoedkaai’den bahsetmiştim. Yaz veya kış, sabah ya da akşam, güneş ya da yağmur… fark etmez! Burası her zaman çarpıcı bir izlenim yaratacak emin olun. Şimdi size bir adres daha vereceğim. Groene Rei! Brugge’e ait en güzel yerlerden biri kesinlikle. Doğayla iç içe geçmiş, eski köprüler ve tarihi binalar ile muhteşem bir Brugge manzarasına sahip.
Unutmayın, Brugge’de nereye yürüseniz yürüyün, hiç şüphesiz şehrin her köşesine aşık olacaksınız! Mutlu yürüyüşler. 🙂
Bu arada Brugge kanallarının tadını tekne turu ile de çıkarmak istiyorsanız Brugge kanal turu rehberim için tıklayın.