Palais Royal de Bruxelles yani Brüksel Kraliyet Sarayı, Brüksel’in en merkezi noktası olarak kabul ediliyor. Ben burayı sabahın en erken saatlerinde ziyaret ettiğim için şanslıydım sanırım, çünkü etrafta birkaç Kore’li dışında hiç kimse yoktu. Koreli ve Japon turistlerin gerçekten hayranıyım çünkü onlarla ben birbirimize çok benziyoruz bence. 🙂 Ben de onlar gibi gün ağardığında şehri keşfe çıkmaya bayılıyorum, onlar da sabah 06.00 dedin mi sokaklara dökülüyorlar. 🙂 Avrupa’nın her yerinde çekik gözlülerle ilgili bu gözlemim hiç değişmedi. 🙂 Neyse, öncelikle Kraliyet Sarayı için baştan önemli bir bilgi vereyim. Brüksel Kraliyet Sarayı, Kral ve ailesi Brüksel’in eteklerinde bulunan Laeken Kraliyet Sarayı’nda yaşadığından, kraliyet ikametgahı olarak kullanılmıyor.
Kral ve Kraliçe’nin ofis olarak kullandıkları bir saray burası. Ayrıca Kraliyet Sarayı Mahkemenin de bir takım üst düzey hizmetlerine ev sahipliği yapıyormuş. Sarayda birçok devlet adamının odası ve diğer ülkelerin devlet başkanları için de daireler varmış. Ayrıca bu saray, Brüksel parkının hemen yanında yer alıyor. Place des Palais adındaki uzun bir meydan sarayı parktan ayırıyor. Mimarisi de oldukça çarpıcı olan bu devasa sarayı muhakkak görün derim. 🙂